6 Eylül 2012 Perşembe

Ruhumun Rengi

    Fazla söze gerek yok ki. Bana günlerce vakit verseler yine de duygularıma böylesine sade ama böylesine etkili anlatamazdım.

''Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni....''

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaralarımı Dindirecek Olan...

   
        Söyleyecek kelimeleri kalmamış bir şair, anlatacak konusu kalmamış bir öğretmen gibidir hayat... Durmadan aynı şeyleri söyler, kendini tekrarlar. İşte benim hayatıma hoş geldiniz! Hayat bana durmadan aynı kazıkları atıyor. Ama her seferinde benim canım daha çok yanıyor. Hayat benimle adil dövüşmüyor. Hep hile yapıp, tuzaklar kuruyor. Ve ben her seferinde o tuzağa düşüyorum. Umuda ihtiyacım var çünkü. En büyük tuzak da bu zaten. Ne zaman bir şeyler düşlesem, bir şeyler istesem olmuyor... Karşıma hep bir engel çıkıyor. Bu hayatın bana ''cehenneme kadar yolun var'' demek şekli. Alıştım alışmasına ama durduramıyorum bunu. Umut etmeden duramıyorum. Sonra düşünüyorum yine, uzun uzun... Karşımdaki engelin sebebi kendim miyim diye? Hayır. Kimse kendine bu kadar zarar veremez. Ama çözüm de ben değilim. Biliyorum. Belki de asıl sorun bu. Ne çözüm ne de engel olamadığıma göre neyim ben? Onlar kim? Sadece suçlayacak birini arıyorum sanırım. İçim rahatlasın, kendimi cezalandırmayım diye... Tuzak aynı tuzak, ben aynı ben ve farklı sonuç beklemek aptallık belki ama bekliyorum yine de. Tek fark sonuç ne olursa olsun bu sefer hazırlıklıyım buna. Ve istediğim sonucu elde etmeden de durmayacağım. Ne kadar yaralanacağım önemli değil. Önemli olan; yaralarımı dindirecek olan...

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Anladım, Sonu Yok Yalnızlığın

             Yalnız değilim aslında. Her gün paylaşıyorum yalnızlığımı. Kitaplarımla, müziklerimle, şiirlerimle, yatağımla, yastığımla... Her gün beni anlayıp, dinleyen tek şey onlar. Her gün onlarla yeni bir sonun eski başlangıçlarını yapıyorum. Her Allah'ın günü yeni bir günün doğmasının verdiği acı ile onlara sarılıyorum. Sarıldıkça, yalnızlığım azalıyor. Kalabalıklaşıyorum. Ve onların verdiği güç ile yaşıyorum. Tabi, eğer buna yaşamak diyorsanız... Sonra; okuyacak kitap, dinlenecek müzik, yazılacak şiir, yatılacak yatak, başını koyacak bir yastık, doğacak bir güneş bile kalmaz. Elinde bolca yalnızlık, kalbinde asla dolduramayacağın bir boşluk ile baş başa kalırsın. Yalnız değilim dedim ya, unutun gitsin. Öyle bir yalnızım ki, içtiğim su bile acır halime...

10 Temmuz 2012 Salı

Bir Sevap Bin Günah

       
        Birçok hata yaparız. Bazılarını düzeltebiliriz. Bazılarını ise bozmaktan beter ederiz. Hatamızı düzeltmeye çalışırken daha çok hata yaparız. Battıkça batarız. Bazen hata yapmasak bile yanlış anlaşılırız. İşte o zaman kendimizi içten içe yok ederiz. Çünkü eğer hata yaparsak cezasını çekmeliyiz, bunun hakkında şikayet edemeyiz. Ama eğer yanlış anlaşılırsak çektiğimiz ceza bir hiç uğruna olur. O zaman sadece kendinden değil, hayattan, zamandan hatta insanlardan da nefret edersin.
         Hata yaparken, herkese yaptığı şey doğru gibi gelir aslında. Çünkü hata yaparken avuturuz kendimizi. Bahaneler buluruz doğru olduğuna inanarak. Üzerinden doğumlar, ölümler, baharlar, yazlar ya da sadece saniyeler geçince anlarız yaptığımız yanlışı. Geç olsa da tek bir özür için, asla bunu yapmaktan korkma. Her şeye bitti gözüyle bakma. Asla geriye dönme. Sadece bir özrün, bin kapıyı açabileceğine inan. Tek bir sevabın, bin günahı yok ettiği gibi...

1 Temmuz 2012 Pazar

Hisset ve Kontrol Et


    Herkes onu o kadar büyütmüş ki gözünde... Çok basit aslında; iki ünlü, üç ünsüz toplam beş harften oluşan bir kelime. HAYAT. Bak işte bu kadar kısa. Söyleyişi de yaşaması kadar kısa, basit. Derler ki hayat; geçmiş, gelecek ve bugünmüş. Hadi ordan! Olmayışın tasviri olur mu hiç? Peki eskiden ne olduğun, şimdi kim olduğunu etkiler mi? İşte bu yüzden, hayat dedikleri şu andan ibarettir. Tadını çıkarmaya bak. Çok düşünme üstünde. Yaşa sadece. Düşünmekten vakit kalmaz yoksa yaşamaya. Sonunu düşünme. Tahmin etme. Kırılırsın. İçinden geleni yap sadece. Hisset. Kontrol et. Af dileyeni bağışla. bağışlanmak istiyorsan af dile. Ama asla boyun eğme. Ön yargılı olma. Önce dinle, sonra yargıla. Haklıya hakkını ver. Yoksa acısı çıkar, aheste aheste. Tek bir şeye inan ve sadece inandığına güven.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Anlaşma


     Artık dokunuyor acısı yüreğime sesinin. Kızgınım aslında, papatyalar açan toprağı getiren ilkbaharlara... Seni hatırlattığı için... Kızgınım aslında rüzgarlara... Kokunu getirdikleri için... Kızgınım aslında zamana... Senli günleri elimden aldığı için... Bu kadar kızgınlığa, bu kadar yaraya sadece sen iyi gelirsin. Ama dönersen eğer bana, ölüm gelse alamaz ruhumu. Ayıp olmasın ölüme. Sen en iyisi gelme! Ama dönmezsen eğer bana, ölüm gelmez kapıma. Ben giderim koşa koşa... Anlaşmamız vardı halbuki toprakla. Sen bana dönmeden, kavuşmayacaktım onunla. Artık gelsen de gelmesen de yokum artık bu anlaşmada. Sana benden son tavsiye. '' Kimseden benden gittiğin gibi gitme. Her gidişin ölümü getirir. Her hatıran umudu götürür. Bu yüzden gitme benden gittiğin gibi kimseden... Yazık olur.''

Bambaşka vol 2



*Zamanla geçermiş acılar, yenilgiler... Peki, o zamana ne zaman ulaşır insan? Ve neden o zamana bu kadar ağır akar zaman... Zamanla geçer dedikleri ne zaman geçer? Git! Ben kendimi yalanlarla kandırırım. Kandırılmaya alışığım.
*Artık kendini bile ısıtamıyor, altı kısık kalbimin ateşi. Yazdım, yazdım, yaza yaza azaldım. Adam olamadı içimdeki çocuk. Kalbinin kilidini açacak anahtar kelimeler bilsem de hep figüran oldum kendi filmimde. Bir ben etmedi senden kalanlar. Aslında ben hala benim de... tanık bulamıyorum kendime. Yine de çalan her kapıya koştum belki benimdir diye... Kendimden yaptığım uçurumları armağan ettim kendime. Meğer sensizlik, düşerken kaybolmakmış uçurumun içinde...
*Dışının, içinden daha güzel olduğu hediye paketi gibidir aşk. Alacaksan açmayacaksın, açacaksan almayacaksın.
*Tanrı zamanı yarattı, insan öldürüyor.
*Unutmak ne güzel yakışmış sana. Bir ütülü gömlek gibi giymişsin üstüne, yitip giden bizi. Unutacak ve gideceksin biliyorum. Üstünde hala ütülü duran ''biz'' gömleğinle sakın beni başkalarıyla kırıştırma!
*O kadar dert etme! Nasıl olsa bugün, dünü unutturacak daha büyük yaralar açar sende.
*Çok sevdim onu. Adımı unuturcasına, adını adım yaparcasına sevdim.
*İnsan ne kadar güçlü olsa da aşkta, aşk hep yenilen oluyordu ayrılığa. Tokat gibi bir ''git'' ile çıktı bir gün karşıma. Ummazdım bu kadar yanacağını canımın. Çok ağladım... Ağlamalarım ağlamalardan utandı.
*Ve umut, acıyı uzatır bazen. Ve acı, umudu doğurur bazen.
*Her şey yolundaysa ters giden bir şeyler var demektir.
*Rüyalarında ve masallarda başka başka hayal dünyalarının tadını çıkaranlar, bunun bedelini uyandıklarında hala yanı dünyada olmanın tahammül edilemez hafifliği ile öder.
*İnsan ihanet etmeyecek kadar temiz değildir çoğu kez. Ben bile ilk ihanetimi çocukluğuma yaptım; büyüyerek.
*Hayır! Hayır!
 Ağlamıyorum, ağlamayacağım. Söz verdim bir kere.
 Sadece biraz...
 Sadece biraz... Sensizlik kaçtı gözlerime.
*Birini sevmek için karşılık beklemem ki... Zaten sevdiğim hiçbir şarkı da benim için bestelenmedi.
                                                                                               Kahraman Tazeoğlu