27 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaralarımı Dindirecek Olan...

   
        Söyleyecek kelimeleri kalmamış bir şair, anlatacak konusu kalmamış bir öğretmen gibidir hayat... Durmadan aynı şeyleri söyler, kendini tekrarlar. İşte benim hayatıma hoş geldiniz! Hayat bana durmadan aynı kazıkları atıyor. Ama her seferinde benim canım daha çok yanıyor. Hayat benimle adil dövüşmüyor. Hep hile yapıp, tuzaklar kuruyor. Ve ben her seferinde o tuzağa düşüyorum. Umuda ihtiyacım var çünkü. En büyük tuzak da bu zaten. Ne zaman bir şeyler düşlesem, bir şeyler istesem olmuyor... Karşıma hep bir engel çıkıyor. Bu hayatın bana ''cehenneme kadar yolun var'' demek şekli. Alıştım alışmasına ama durduramıyorum bunu. Umut etmeden duramıyorum. Sonra düşünüyorum yine, uzun uzun... Karşımdaki engelin sebebi kendim miyim diye? Hayır. Kimse kendine bu kadar zarar veremez. Ama çözüm de ben değilim. Biliyorum. Belki de asıl sorun bu. Ne çözüm ne de engel olamadığıma göre neyim ben? Onlar kim? Sadece suçlayacak birini arıyorum sanırım. İçim rahatlasın, kendimi cezalandırmayım diye... Tuzak aynı tuzak, ben aynı ben ve farklı sonuç beklemek aptallık belki ama bekliyorum yine de. Tek fark sonuç ne olursa olsun bu sefer hazırlıklıyım buna. Ve istediğim sonucu elde etmeden de durmayacağım. Ne kadar yaralanacağım önemli değil. Önemli olan; yaralarımı dindirecek olan...